KIRŞEHİR GEZEGEN EVİ
“Sıradan mimari yaklaşımlar tükendiğinden, şehirlerin giderek artan biçimde
mucizelerini beklemesi hiçte şaşırtıcı değildir”
Kolarevic, 2011
Mimari anlamını, yokluğundan ötürü, bağlamına ait verilerden alamayacak bir binanın içeriğinin nasıl oluşturulacağı, ona nasıl değer, derinlik kazandırılacağı gezegen evi başlığı altında tartışmaya açılan bu yarışma mekânın üretilmesi için öncelikli sorgulama alanı oluşturmuştur. Bu sorgulama, kentin mimari envanterini oluşturan niteliksiz bina tipleri ile çevrelenmiş kentler için mimarinin/binanın anlam dolu olması gerekliliği kaçınılmaz kılmaktadır. Mimar için bir arayış, deneme anlamına gelen bu süreç sonuçta kent-mimarlık alanında özgün yaklaşımların alanını tanımlıyor.
Kendi mucizesini bekleyen kentlerde, tasarım probleminin sadece kendi iç programı bağlamınca ele alınmasının ötesine geçmeyi zorunlu kılan bir düşünsel süreci doğurmaktadır. Bu çerçevede, bağlamın ve onu var eden kültürün, tarihin, zamanın ve eylemlerin iyi sorgulanıp analiz edilmesi bu düşünsel süreci, tasarlama eyleminde var etmektedir. Öte yandan, mimari nesnenin “özü” üretilirken kent zeminin kamusal niteliklerinin arttırılması ve bina sayesinde kentin bir değer kazanması; kentlinin kentte kimlik bulduğu mimari karşılıkların üretilmesi ayrıca bir tartışma alanıdır.
Bu sorgulamalar çerçevesinde temel olarak bağlanın yeniden üretilmesi, gezegenevine yönelik şimdinin ve geçmişin bilgi derinliğinin anlaşılması ile mekânın yeniden üretilmesi ve mimari nesne üzerine “bilginin formu” nu yakalamak amacıyla zamanın aktarılması, tasarımın önerdiği mekânsal karşılıkların özünü oluşturmaktadır. Kentin sıradanlaşmış, binanın “ne yaptığından” çok “nasıl göründüğüne” odaklanmış tasarım anlayışları içinde kimliksizleşmiş ve kendi bünyesinde var olmayan girdilerle zorlanan yapılı çevrenin yeniden hatırlanacağı/üretileceği bir aralığa çekmek tasarım fikrini nesnede görünür kılmaktadır. Bu bağlamda, tasarım iki temel prensip üzerinden geliştirilmiştir. Bunlardan birincisi imajlarla zihnimizde varlığını sürdüren popüler tasarım yaklaşımlarından uzaklaşarak alanın kendi niteliğine odaklanmak, ikincisi zeminin, anlamları tasarım içinde tutacak bir yapı haline getirilmesidir.Tasarımda yapı yeryüzüdür. Duvarlar zemini hacimselleştiren ve mekânı belirten araçlardır. Mekân, zemin ve duvar arasında kalan oylumlar olarak eylemi barındırır. Bu çerçeve bu tasarımın mekânını kuran asal unsurlar şöyledir;
-
Güzergâhlar, duvarlar, koruluk ve zemin hareketleri: Bağlamın yeniden üretilmesi
-
Selçuklu rasathanesi, Cacabey Gözlem Evi’nin öğrettikleri: Tarihin yeniden üretilmesini
-
Gezegenevi programı bağlamında yıldız haritaları ve yansıma yüzeylerinden oluşturduğu tasarım kararları: programın ve zamanın yeniden üretilmesi

GÜZERGÂHLAR: Güzergâhlar bu tasarım ölçeğinde tanımsız ve ayrıştırılması zorlu tasarım alanın ve binanın alan üzerine konumlandırılmasının esasını oluşturmaktadırlar. Bu Güzergâhlar, bağlamdan kopmanın, farklı bir aralığa ve yere ulaşmanın aracıdırlar. Bu sayede, kentsel bağlamın özellikle kent merkezinde yerin anlamlarını önemsiz kılan mekânlardan farklı bir anlayışın geliştirilmesi amaçlanmıştır.
DUVARLAR: Zeminde doğrultusu tanımlanan güzergâhlar üzerindeki kuzey-güney yönünde konumlanan duvarlar zemine müdahale etmenin aracıdırlar. Zeminin bu sayede hacimsel bir hal alması ve kamusallık barındırması sağlanmaya çalışılmıştır. Önerilen iki duvar tanımsız bağlam üzerinde mimari bir müdahalenin asal araçları olarak görülmektedir. Duvarlar, kentsel bir hacim doğurarak binadan ve getirimden bağımsız bir biçimde, Kırşehir’in tarihinden alınan referanslarla gezegen evi programını kentlinin deneyimlemesini de sağlarlar.
ZEMİN HAREKETİ: Zeminde var olan eğim güney-doğu doğrultusuna doğru toparlanmıştır. Duvarlar 0,00 kotu kabul edilen 977.50 kotuna oturtulmuştur. Bu kottan kuvvet alan zeminde bir çöküntü önerilmiştir. Bu çöküntü, yansıma havuzunu ve mimari programı barındırır. Zemin hareketi sayesinde, gezegenevi programının tasarım kapsamında tetikleyicisi olarak görülen yansıma havuzunun, programın bütününü organize eder hale gelmesi sağlanmıştır. Bu zemin hareketi bağlamdan koparak gezegenevinin temel programı ile doğrudan karşı karşıya gelmeye neden olur.
KORULUK: Tasarım kapsamında alanın güney-batı yönünde bir koruluk önerilmiştir. Bu koruluğun mikroklimatik bir fayda getirmesi beklenirken, aynı zamanda tasarımın yapılı çevre içinde özelleşmesini sağlamaktadır. Koruluk, şartnamede belirtilen Neşet Ertaş Kültür merkezi ile alan arasındaki ilişkinin eşiği olarak da tanımlanabilir.
MİMARİ PROGRAM: Zeminde doğrultusu tanımlanan güzergâhlar üzerindeki kuzey-güney yönünde konumlanan duvarlar ve kotun düşürülmesi ile üretilen aynı yöndeki yansıma havuzunun oluşturduğu süreklilik ve kesişimler sayesinde mimari program iki asal parçaya ayrılmıştır.
Doğu yönünde duvarlar arasında tanımlanan hacim gezegen evinin kamusal vitrinidir. Burası aynı zamanda büyük bir giriş holü, program bağlamında tanımlanmış kamusal ara mekândır. Batı yönünde zemin altına konumlandırılmış kütle, ihtiyaç programında tanımlanan çok amaçlı salon, fuaye, sergi, kafeterya, eğitim birimleri, kütüphane, medyatek ve gezegen evini kapsar.
Kamusal ara mekân olarak duvarlar arasında kalan birinci kütle, tasarımın asal unsuru olan zeminin farklı kotlarda oluşturulmuş sürekliliklerinden üretilmiştir. Bu aralıkta duvarlar gün ışı sayesinde üzerlerindeki yıldız haritalarını gölgeleriyle var ederler. Güney-batı yönünde kurgulanmış korulukta alanın kültür parkı olarak yaz-kış kullanılmasını sağlayacak peyzaj müdahaleleri bulunmakta, Kuzey-doğu doğrultusunda konumlandırılmış yeşil alan, parkın sürekliliğini sağlamaktadır.
SONUÇ: Tasarımda alternatif mekânların ve farklı bir bağlamın üretilmesi denemesidir. Zemin üzerinden geliştirilen ve zeminin bağlamını değerli hale getirmesi üzerinedir. Kentin sıradanlaşmış ve herhangi bir kent haline gelmiş kentsel mekânlarının kaybettirdiği her türlü anlam ve değerin yeniden kente kazandırılması girişimidir. Mimarlığın güncel niteliklerinden uzaklaşma ve yerin değerli hale getirilmesi denemesidir. Yerin bünyesinde var olan anlamların yeniden keşfedilmesidir. Toprağın, rüzgârın ve ağaçların mekânında; Kırşehir de bir gezegenevinin sıradan bir bina olmanın ötesinde kamusal, imge değeri olan ve kendi dışından üremiş bir bina olmasının arayışıdır.
![]() | ![]() | ![]() |
---|---|---|
![]() | ![]() | ![]() |
![]() |